top of page

Joker, 100kiloluk Bedenciler, Prim Pizza

TOPLUMUN ÇÖKÜŞÜ VE JOKER


  • Geçen hafta "Joker" filmini izlemeye Kütahya'ya gittik. Tabi ben film izlemeye Kütahya'ya, tiyatro izlemeye de Yozgat'a giderim. Yok şaka. Tavşanlı-Kütahya arası 45 km olduğu için burada herkes yaşadığı ilçeden yaşadığı ile gider.

  • Joker filmi, hayatımda izlediğim EN İYİ filmlerden biriydi.

  • İçerisinde cinsellik ve aşırı küfrün olmadığı fakat müthiş bir kurgu ve akışa sahip olan JOKER beni biraz da düşündürmedi değil...

  • Joker filmi, bir toplum eleştirisi yapıyor. Toplumda adalet, ekonomik dengesizlik ve medeniyetin olmadığında insanların nasıl katillere dönüştüğüne harika bir örnek.

  • Filmde beni en çok etkileyen sahne, medyanın Joker için kullandığı sözlerdi. "Senin yüzünden toplum bu halde!" diyordu herkes. Toplumun bu kötü halinin sebebi Joker'in yaptığı eylemdi. Halbuki Joker toplumda yer edinmek için çabalayan bir insandı ve günün sonunda bir SONUÇTU! İnsanlar Joker'i bir neden olarak görmeyi tercih ederek asıl nedenleri hiçe sayıyorlardı. Görmüyorlardı.

  • Şunu da anlamak mümkün ki, toplumda adalet, iyi ekonomi ve insani gelişmişlik ile birlikte ANALİZ VE DEĞERLENDİRME becerisini ortaya çıkaran SORGULAMA olmadığında Jokerler bir neden olarak görünmeye devam eder ve biz hiçbir zaman "Nedenleri" anlayıp sorunları çözemeyiz...


100 KİLOLUK BEDENCİLER


  • "Bedenci" kelimesini işine saygısı olan her Beden Eğitimi ve Spor öğretmeni gibi ben de sevmem ve kullanmam. Bolca dalgasını geçerim. Mesleğimizde işini sadece top verip oynatma ekseninde sürdürenlere BEDENCİ denebileceğini düşünürüm. Fakat önümüzdeki süreçte bolca BEDENCİ çıkacakmış gibi bir his var içimde...

  • 11 Ekim 2019 tarihinde YÖK'ün yayınladığı yeni yönetmelikte içerisinde "Çizgi Film", "Grafik", "Moda Tasarımı" gibi bölümlerinde yer aldığı 14 bölümün giriş sınavlarında "Yetenek Sınavı" kaldırıldı. Bunların içinde Spor Yöneticiliği ve Spor Bilimleri bölümleri de var.

  • Spor Yöneticiliği bölümünü az çok anlarım. Belli bir puan alan ve spora İLGİ duyan herkes spor yöneticiliği alanında üniversite eğitimi ile uzmanlaşabilir. Buna itiraz edenleri de anlamam. Çünkü ülkemizde spor yöneticiliğine aday olan insanların çoğu öğretmen ve antrenör. Spor yöneticilerinin kulüplerin bağlı bulundukları 5253 Sayılı Dernekler Kanunu'na ithafen herhangi bir cümle kurduklarını hatırlamam. Umarım bir gün spor yöneticileri toplanır ve kulüpler başta olmak üzere az sayıdaki spor merkezlerine spor yöneticisi atanmasını zorunlu hale getirirler.

  • Öte yandan bir Beden Eğitimi öğretmeni adayının ve spor antrenörü adayının spor geçmişi olmadan üniversiteye girmesi kabul edilemez! Mutlaka ve mutlaka spor geçmişinin olması hatta ve hatta spor geçmişlerinin belirli bir düzeyden aşağıda olmaması gerekir. Örneğin bölge derecesi, millilik sayısı ve diğer bir çok şartı sağladıktan sonra öğretmen ve antrenörün üniversiteye girişleri mümkün hale gelebilir.

  • YÖK her zamanki gibi Türk gençliğinin ilerlemesine büyük bir taş koymuştur. Umarım bu hatadan hemen vazgeçilir.

  • Bir de aklıma şu takıldı; "ÜNİVERSİTE HOCALARIMIZ NERDE?" Ha onların çoğu şube müdürlüğü peşinde pardon...

  • Bu duruma tepki göstermekle kalmayıp idari yollara başvuran hocalarımızı saygı ve sevgiyle kutluyorum.



SINIFA PİZZA SÖYLEYEN ÖĞRETMEN VE SOSYAL MEDYA ÖĞRETMENLERİMİZ


  • Son zamanlarda instagram anneliği, babalığı gibi kavramlar türedi. Güya instagramdan bizlere analık babalık öğretiyorlar. Aslında "Bakın ben hayatımda hiçbir vasfı olmayan hatta bir çok kötü şey yapmakta olan biriyim. Fakat tanrı vergisi bir özelliğim var. Doğurganım ve bir çocuk doğurdum. Şimdi ona müthiş bir annelik yapıyorum. Bakın yemeğini HOBELÜKÖĞŞİSEDOŞÜ Yöntemiyle yediriyorum." demek istiyorlar aslında. Ya da biz kötü niyetliyiz...

  • Yahu benim anneanneciğim 8 tane evlat doğurmuş. Okuması yazması yok. 15 yıldır da torununa analık yapıyor. Ben canım anneannemin ağzından birkez olsun analıkla ilgili bir nasihat duymadım ailemizin kadınlarına...

  • Neyse...

  • Şimdi korktuğumuz şey başımıza geldi. INSTAGRAM ÖĞRETMENLİĞİ!

  • Sınıfa kek getirip paylaşanı mı istersin, öğrencisini sevip sarılırken video paylaşanını mı istersin... Yahu sınıfa 3 tane raf koymuş, perdeler zaten hepsi sipariş üzerine yaptırılmış, sınıfa dair renki ne varsa analar yapmış, bizim Hasan Ali Yücelimiz instagrama "Çocuk odaklı eğlence temalı kreatif eğitim çalışmalarımı" diye paylaşıyor.

  • Yahu en azından sınıftaki işleri çocuklar yapaydı... Ödevleri hiç sormuyorum onların tamamı annelerimizin güzel ellerinden çıkıyor...

  • Gelgelelim bu öğretmenlerimiz her şeyi ama her şeyi paylaşıyor. Buradaki problem ne?

  • Eğer öğrencileri kendi elleriyle, azcık öğretmen yönlendirmesiyle bir işi gerçekleştiriyorsa ve ortada gerçekten işe yarayan bir ürün varsa SONUNA KADAR PAYLAŞ kardeşim! Örnek olsun diğer çocuklara.

  • Ama ısmarladığın yemeği de bi zahmet paylaşma be abi... Biz zaten bu görgüsüzlüğün ceremesini çekiyoruz.

  • Tamam doğudaki çocuklarımız çok şeyden uzak. Ama onların bu mağduriyeti onların bu masumiyeti sosyal medyada duygu sömürüsüne dönüşmemeli...

  • Biliyorum bana çoğunuz katılmayacaksınız ama yeme işlerini artık geçelim lütfen. Çocukların işler yaptığı, onların ürettiği ve öğretmenlerin sadece yönlendirici olduğu bir eğitim ortamı oluşsun.

  • Mobilya, yeme-içme ya da gezi tanıtımlarıyla ancak müdürlüğe göz kırpmış sendika öğretmeni pozu verilir. Bunlardan lütfen uzak duralım...



 
23 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Son Yazılarım

bottom of page