top of page

Müfredata "Para" dersi girmeli!

Eğitim sistemlerinin amacı o ülkenin ve dünyanın şimdiki ve yakın gelecekteki ihtiyaçlarına cevap verecek aynı zamanda bulunduğu ülkenin değerlerine bağlı iyi bir vatandaşı olacak şekilde insanları eğitmektir.


Aslında eğitimin tanımında yer alan "davranış değişikliği yaratma süreci" cümlesi de gelecekle ilgilidir. Şimdiki zamanı etkili kullanarak geleceği şekillendirme süreci de denebilir. (Bu tanımı ben uydurdum ama bence çok güzel oldu)


Müfredat eğitim sisteminin bir sistem olmasını sağlayan önemli bir etken. Her yıl müfredat tartışmalarıyla ana akım medyaya bolca malzeme çıkarıyoruz eğitim camiası olarak.


Evet müfredat tartışılmalı ve değişmeli. O müfredata da mutlaka "PARA" girmeli!





İlkokuldan itibaren çocukların parayla tek ilişkisi onu harcamak üzerinedir. Kantinde, bakkallarda ve artık mobil oyunların "coin"lerinde paralarını tüketiyorlar.


6 yaşında ilkokul birinci sınıfa başlayan bir öğrenci üniversiteyi bitirene kadar sadece tüketici rolde yer alıyor. Önce harçlık alıyorlar sonra da burs. Bursun yanında harçlık almaya devam ediyorlar.


Okula giden her çocuk için aileleri mutlu olmasını, başarılı olmasını ve bunları sağlayacak olan şeylerinde BOLCA PARA KAZANMASINA bağlıyorlar.


Peki parayı nasıl kazanacak bu çocuklar?


Okuyacaklar, diplomalarını alacaklar ve şirketler ya da devlet onları havada kapacak.


Peki canım uyandığında söyle bi kahve içeriz...


Öğrencilerimiz hangi mesleğe sahip olurlarsa olsunlar parayı yönetmeyi öğrenmeleri gerekiyor. Çünkü:


PARA = ZAMAN'dır.


Yatırımcı değilseniz -ki yatırımcı olmak da müfredatın bir parçası olmalıdır- zamanınızın karşılığında para kazanırsınız. Maaşınız, harcadığınız mesainin karşılığıdır. Yatıırım yapan kişi de aslında zamana yatırım yapmıştır. Belli bir süre sonra değerli hale gelecek bir fikir için zamanın geçmesini bekler.


Biz yatırım konusunda sonra gelelim. Belki önümüzdeki günlerde, "PARA" konusu müfredata girdiğinde "İlkokul öğrencileri için yatırım fırsatları" başlığında bir yazı yazarım...


Para, zaman harcanarak kazanılıyorsa; para harcandığında da zamanını harcadığın anlamına geliyor. Evet bu doğru. Belli bir ölçüde harcanılan her kuruş giden zamandır.


Aslında para harcamak normal bir davranıştır. Asıl problem aşırı ve gereksiz harcamaktır.


Bir toplu sahip olduğu ya da kazandığı parasını düşünmeden, bir plan ve bütçe içerisinde harcamazsa o toplumun ekonomisi gitgide çöker. Ekonomisi çöken toplumlar, zamanlarına değer vermeyen toplumlar haline gelirler. Vakitleri özensiz televizyon dizileri ve programlarını izleyerek geçirirler. O televizyon dizilerini ve programlarını yapanlar da aynı toplumun insanlarıdır. İşleri özenle yapmaya zaman ayırmak yerine hızlıca tüketilecek ucuz işler yaparlar. Bu toplumun her sektörüne yayılır. Herkes ucuz ve basit işler yapar. Çünkü kimse zamanını harcayarak ve özenerek bir iş yapmaya sabır göstermez. Tüm toplum gitgide ucuz, kalitesiz ve özensiz bir yaşam yaratır kendisine.


Parayı iyi kullanmalıyız. Harcamalarımı bir plan dahilinde yapmalıyız. Çünkü yatırımcı da olsak maaşlı çalışan da olsak elde ettiğimiz para -eğer miras değilse ki miras da onu kazananın zamanıdır- zamanımızın karşılığıdır.


Bir düşünelim:


Toplumda herkes parasını bütçesi dahilinde kullanıyor. Her evde birikim, yatırım ve tasarruf politikası işliyor. Kıyafet alışverişinden, gıda alışverişine kadar herkes parasının karşılığının zamanı olduğunun farkında olduğu için kaliteli ürünlerle alıveriş yapıyor. Bu üreticileri de etkiliyor.


Parasına değer veren bir toplumda, üreticiler de kaliteli ürünler üretmek zorunda kalırlar. Hizmetler çok daha kaliteli olur.


Çünkü insanlar paralarına değer veriyorlardır. Bu nedenle piyasadaki rekabet sadece kalite ile ölçülür.


Okullarımızda paranın ne olduğunu anlatmak zorundayız. Zaten para bu topraklarda bulundu. Manisa taraflarında yaşayan Lidyalılar parayı bulan ve kullanan medeniyettir. İngilizcede para "money" demektir. Manisa. Money. Monisa. Moneysa... Şaka değil; gerçek!


Sonuç:


Tabi ki şaka yaptım! Müfredatımıza "Para" konusu girmemelidir. Biz henüz o olgunluğa gelmedik. Ama bunlar anlatılmalıdır. Türk çocuğu ve Türk genci tüketici olmaktan çıkmalı, üretici ve yatırımcı olmalıdır. Nasıl mı?


Anlatırız, zamanı geldiğinde onu da anlatırız...


 
2 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Son Yazılarım

bottom of page