top of page

Bu Rap "Sporcu-Öğrenciler" için

Hem okula gidip hem de aktif spor yapan bir öğrenciyseniz, yaşadığınız sorunları dile getirmenin vakti geldi!

Hem spor yapan hem de okula giden çocuklar nasıl bir hayat yaşıyor? Size söyliyim; sadece ders çalışsalar inanın çok rahat olurlar. Uğraştıkları tek şey müfredatı tekrar etmeleri ve zamanı geldiğinde sınava girmeleri olur. Sınavı kazanamazsa da sorun değil. Sistemi zaten onu bir liseye yerleştirir. Üniversiteyi kazanamazsa da anası babası ona bakar.


Değil mi?


Evet. Gençlerimizin durumu böyle.


Peki spor yapan çocukların durumu nasıl?


Sporcu öğrencilerin yaşadığı sorunları "Öğretmen Ve Yönetici", "Aile" ve "Dışsal Şartlar" olarak 3 kategoride inceleyebiliriz.


Sporcu Öğrencilerin Spora Olumsuz Bakış Açısına Sahip Öğretmenler Sebebiyle Yaşadıkları Sorunlar


  1. Sporu Düşük Nota Sebep Görme: Öğrenci o dersten düşük not alır. Düşük not almasının bir çok sebebi olabilir. Hatta öğrenci ders çalışıyor da olabilir. Fakat öğretmen gelir öğrenciye "Gidiyorsun spora ders çalışmıyorsun." der. Öğretmenlerimizin bu konuda daha kapsayıcı bir analiz yapması gerekir.

  2. Küçümseme: Küçümseme, spora olumsuz bakış açısına sahip öğretmenlerimizin genel tavrıdır. Bunu ben de çokça yaşamıştım. Okuldaki Beden Eğitimi derslerini küçümseyerek başlarlar önce sonra da o dersi alıp bir türlü yetiştiremedikleri müfredatı tamamlamak isterler. Sanki 2 ders daha yapsalar tüm sınıf Einstein olacakmış gibi bir de hak iddia ederler. Lisede yaşadığım bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum: Lise son sınıfta, yarışmalara ve Milli takım kamplarına katıldığım için okula pek gidemiyordum. Hatta sadece 50 gün kadar gidebilmiştim. Meslek olarak da Beden Eğitimi öğretmenliğini kafamda kesinleştirmiştim. Edebiyat dersindeydik. Öğretmenimiz oğluyla yaşadığı bir problemden dolayı üzgün olduğunu söyledi. Biz de ne olduğunu öğrenmek istedik. "Ya bizimki dandik bir bölüm okuyor. Bir de kız arkadaş yaptı kendine. Boş boş geziyor. Boş da bir okul okuyor zaten." dedi. Biz de merak ettik ve oğlunun okuduğu bölümün ne olduğunu sorduk. "Beden Eğitimi Öğretmenliği" okuyor dedi. O sırada sınıftan çoğu kişi bana bakıp gülmüştü. Şuan o öğretmenimizin oğlu ne yapıyor bilmiyorum ama Türkiye'de istihdam alanı en yüksek olan sektör spor sektörü olarak yerini koruyor. Ortaokulda hatta ilkokulda bir spor branşıyla ilgilenen çocuklara "SPORA OLUMSUZ BAKIŞ AÇISINA SAHİP ÖĞRETMENLERİN" onları sınıfın önünde küçümseyerek "E ne olacak şimdi? Eline ne geçecek? Boş boş işlerle uğraşma! Bırak git ders çalış!" dediğini biliyoruz. Umarım bunun bir istismar olduğunu anlarlar ve bu tutumlarından hemen vazgeçerler.

  3. Her Olumsuz Davranışın Sporun Neden Olduğunu Söylemek: Spor yapmayan bir öğrenci olumsuz davranışta bulunduğunda sadece tepki alır fakat bu davranışı yapan kişi sporcu ise, spora olumsuz bakış açısına sahip öğretmen doğrudan öğrencinin spor yapmasına bağlar durumu. "Sen nasıl sporcusun?" sözü en sevdikleri sözdür. İkinci sevdikleri söz de "Sen bunları sporda mı öğreniyorsun!" olur. Öğrencinin hatalı davranışının gerçek nedenini araştırmak ve ona bu davranışını bir daha yapmaması için bir eğitimci gibi davranmak yerine doğrudan yaptığı spor üzerinden hakarette bulunur.

Yanlış anlamayın. Derdim öğretmenleri kötülemek değil. Derdim spor yapan çocukların ne yaparlarsa yapsınlar el üstünde tutulması da değil. Adaletli olunması. Tabi ki de her öğretmenimiz böyle değil fakat böyle olan öğretmenler nedeniyle okullarda onlarca çocuk sporu bırakıyor ve bir daha da sağlık için bile olsa yapmıyor. Benim derdim, bunu yaşatan öğretmenlerimizle...


Sporcu Öğrencilerin Spora Olumsuz Bakış Açısına Sahip Yöneticiler Sebebiyle Yaşadıkları Sorunlar


  1. Spor Kurslarını Açmamak için Özel Çaba Gösterirler:

Okullarda "Egzersiz" ve "Destekleme ve Yetiştirme Kursu" olarak iki kategoride kurs açılır. Her öğretmen bu kursları verebilir. Fakat bazı okullarda bazı yöneticiler spor branşlarından kurs açmamaya tövbe etmiş gibi davranırlar. Aslında sadece spor değil; sanat kurslarını da istemezler. Çünkü önlerinde bir sınav vardır ve bu sınavda başarılı olmak için sınav derslerinden kurs açma yoluna giderler.

Ben buna bir türlü anlam veremiyorum. Çocuklarımız sürekli Matematik ve Fen ağırlıkta olmak üzere, Türkçe, İngilizce ve Sosyal Bilgiler derslerine maruz kalıyorlar. Ondan sonra yıl sonunda devlet okullarımız okullarından kaç öğrencinin Fen lisesi kazandığını duyuruyor. Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz. Peki sanatı ve sporu hiçe sayıp yüzlerce saat fazladan sınav derslerini gören öğrencilerimizin durumu ne biliyor musunuz? Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün PISA adını verdiği ve ülkelerin PARA VEREREK "Gel benim eğitimimi bir ölç hacı!" dediği bu testte 2016 yılı sonuçlarına göre; * 72 ülke arasından genel sıralamada 50.sıradayız. * Fen Bilimlerinde 52., Matematik'te 49 ve kendi dilinde okuduğunu anlamada ise 50. sırada yer almaktayız. MEB'in kendi web sitesinde yayınladığı ayrıntılı PISA sonuçları için tıklayın ve inceleyin. Şimdi diyeceksiniz ki "Yav unlar ecnebi gavur icatları! Gerçeği yansıtmıyor ki!" (Böyle diyecek varsa ne olursun bu blogu terk et gardaşım...) ABİDE'yi duydunuz mu? Yerli PISA olarak geçer. Kendi icadımızdır ve eğitimimizin durumunu ölçer. Dersleri iyi olsun diye spora sanata göndermediğimiz, bazı yöneticiler tarafından bu kursların özellikle yasaklandığı ve böylece 8.sınıfa kadar gelen öğrencilerimizin sonuçları: * Hiçbir derste ortalamanın üstü başarı gösterilmemiştir. * Türkçe'de 100 öğrenciden 2'si temel altı, 24'ü temel, 41'i orta düzeyde yer almıştır. * Matematik'te ise 100 öğrenciden 17'si temel altı, 36'sı temel ve sadece 32'si orta düzeydedir.

* Fen'de ise durum, 100 öğrenciden 10'u temel altı, 30'u temel ve sadece 46'sı orta düzey olduğu görülmektedir. Eğer ayrıntılı olarak incelemek isterseniz tıklayın.


Yanlış anlaşılmasın. ABİDE projesini destekliyorum. Çünkü hastalığı çözmek için önce teşhis gereklidir ve ABİDE bu noktada durumu ortaya çıkarak önemli bir rapordur. Yapanları tebrik ediyorum. Ülkemizde böyle şeylere cesaret edilmesi bile mutluluk vericidir.


Yöneticiler, spor ve sanata ne kadar düşman kesilirlerse bir o kadar okullarında problem yaşayacaklardır. Sınıftan ayrı, evde ortalamanın biraz üstü akademik başarıya sahip bir aileyle büyümüş, hayatı özel derslerde geçmiş ve beynindeki bilişsel zeka bölümünün diğer bölgelere göre azcık daha büyük olmasından dolayı derslerde anlatılanları daha hızlı adapte olan öğrenciler sayesinde reklam yapan okullarımızın durumu aslında hiç de iç açıcı değildir.


Spora Olumsuz Bakış Açısına Sahip Aileler Sebebiyle Yaşanılan Sorunlar


Spora karşı olan aileler, çocuklarının sağlıklarını olumsuz etkilediklerini biliyorlar mı? Peki çocuklarının kazanması gereken sosyal becerilerden onları yoksun bıraktıklarının farkındalar mı?



Ailelere sürekli olarak söylediğim bir şey var. "Çocuğunuz sadece okul ve okul sınavlarına hazırlanırsa, gelecekte sadece okul sınavlarına hazırlanmayı öğrenir. Fakat hayat a-b-c-d şıkları arasında gezmez. Gelecekte para kazanmanız için çocuklarımızı her ay sınava sokmayacaklar. Çocuklarımızdan becerilerini, yaratıcılığını ve emeğini ortaya koymaları istenecek.


Bunlara ek olarak obezite, hareketsizlik ve sağlıksız beslenme çocukların arasında hızla artmaktadır. Şeker hastalığı olarak bilinen diyabet, küçük yaşlardan itibaren çocuklarımızı etkilemektedir. Bunun sonucunda da aileler çocuklarını ilaç ve hap bağımlısı haline getirmektedirler. Sonunda depresyon ve diğer rahatsızlıklarla boğuşup dururlar.


Halbuki spor tüm bunların çözümü olabilir.


Sporcu Öğrencilerin Çevresi Nedeniyle Sebebiyle Yaşadıkları Sorunlar


Ülkemizde şuanda neredeyse her ilçede bir çok farklı spor branşının uygulandığı gençlik ve spor merkezleri bulunmaktadır. Çocuklar ve gençler buralara spor yapmaya gidebilirler. Fakat en büyük sorun, çocuklara spor disiplini ve düzeni verebilecek antrenörlerin varlığıdır.


Antrenörlerimiz için, bir çocuğun gelip söylenen hareketleri yapıp ders bitiminde gitmeleri yeterli midir?


Hayır. Yeterli değildir, olmamalıdır!


İlçenin büyüklüğü ya da küçüklüğü önemli değildir. Antrenörler ve idareciler, o ilçedeki çocukların dışsal koşullarını oluştururlar. Bu nedenle çocukların sportif ve beceri gelişimini de önemsemelidirler. Çocuklar disiplinli, planlı, programlı olmalı ve bir sporcu gibi hareket etmeyi öğrenmelidir. Her çocuğun şampiyon olmasına gerek yok fakat hayatlarına mutlaka olumlu şeyler katılmalıdır.


İki örnek:


Son Söz


Bırakın öğrenciler spor yapsın. Bakanlıklar çocukların spor yapması için ellerinden geleni yapıyorlar. Umarım biz öğretmenler, yöneticiler, aileler ve dışsal çevreler olarak da çocuklarımızın spor yapmalarını dert edinmeyiz. Teşvik ederiz...


 
32 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Son Yazılarım

bottom of page