Koronavirüs salgını her şeyi etkisi altına aldığı gibi sporu ve doğrudan Karate maçlarını da etkiledi. Türkiye çapında neredeyse her ay 2-3 maç yapılırken bu yıl sadece 3 tane resmi maç yapılarak yıl tamamlandı.
Sportif aktiviteler, alınan önlemlerle devam etti ve hala etmekte. Özellikle çocuklara yönelik spor kurslarında herhangi bir kapatma söz konusu değil. Takip ettiğim kadarıyla sadece tam kapanma olan ülkelerde -İngiltere hariç- spor kursları ve kulüpler uzaktan eğitime geçtiler. İngiltere, tüm faaliyetlerini durdursa da çocuklara yönelik spor faaliyetlerini sürdürdü.
Ülkemizde tam kapanma olmasa da 20 yaş altı gençlerin sokağa çıkma kısıtlaması var. Hafta içi 13:00-16:00 arasında dışarı çıkabiliyorlar. Spor kursu olanlar o saatlerde kurslarına devam ederken İçişleri Bakanlığımızın yayınladığı genelgeyle birlikte spor federasyonlarının faaliyet takvimlerinde yer alan Türkiye Şampiyonalarına hazırlanan sporcular kısıtlamalardan muaf. Bu, sporcular için düşünülmüş harika bir çözüm.
Tüm insanlar, salgın tedbirlerine uyarak hayatın akışını sürdürmeye çalışıyor. Ellerinden geleni yapıyorlar. Benim kafamdaki en büyük soru işareti ise bu salgından çıkardığımız dersler neler? Karate maçlarında yaşanan kötü şartlar salgından sonra iyileştirilecek mi?
Karate maçları sadece Tatami serip, hakemlerin bayrak kaldırıp, puan verdiği ortamlar değiller. Maçlardaki hijyen şartları, tribün yapısı, katılım sayıları ve katılım şartları yeniden ele alınmalı mı?
Kesinlikle alınmalıdır!
Ben 21 yıldır Karate sporunun içerisindeyim. 21 yıldır da yarışmalara katılıyorum ve 21 yıldır değişmeyen olumsuzluklarla karşılaşıyorum. Bu olumsuzlukların giderilmesi ise Karate-DO disiplinine sahip bizler için çok kolay. Sporumuzda yaşanan tüm olumsuzlukları önleyip daha iyi standartları ortaya koyabiliriz.
Bu yazı dizisinde problemleri tek tek yazıp çözümlerini kendi bakış açımla paylaşacağım.
Umarım çözümü sağlayacak yetkili hocalarımızda bu konuda harekete geçerler.
