top of page

Dinlenmemek Üzere Yola Çıkmak?!?

Hakkında yüzbinlerce kompozisyon yazılan, Mustafa Kemal Atatürk'ün "Dinlenmemek üzere yola çıkanlar asla yorulmazlar." sözü ne ifade ediyor?


Bu fotoğraf, Atatürk'ün 26 Mayıs 1937 tarihinde Ankara Halkevi'nde Maarif Koleji öğrencilerinin opera gösterisinde çekilmiştir.

"Dinlenmemek üzere yola çıkanlar asla yorulmazlar." Sözünün Tarihi


Atatürk, Ankara'da Bursalı gençlerin ve öğrencilerin düzenledikleri "ULUDAĞ" gecesine gidiyor. Tarih: 1 Nisan 1937. Bursalı gençler, düzenledikleri bu organizasyonda Atatürk'ü çok etkileyen bir sözü dile getiriyorlar.


Söz şöyledir: "Yorulmadan sizi takip edeceğiz!"


Atatürk, bu sözü duyduktan sonra şu cümleleri dile getiriyor:


"Arkadaşlar! Bu gece buradaki toplantımızı ve benim hakkımdaki derin duygularınızı Celâl Bayar çok güzel ve canlı bir anlatımla bana bildirdi. Bu sırada dedi ki: “Siz genç arkadaşlar, yorulmadan beni takibe söz vermişsiniz.” İşte ben özellikle bu sözden çok duygulandım."


Atatürk, bu sözleri üzerine benim dinlenmemek ile ilgili algıladığım ve sonradan okuyup araştırınca "Keşke daha önceden okusaydım!" dediğim şu cümleleri Bursalı gençlere söylüyor:


"Yorulmadan beni takip edeceğinizi söylüyorsunuz. Fakat arkadaşlar, yorulmadan ne demek? Yorulmamak olur mu? Elbette yorulacaksınız. Benim sizden istediğim şey yorulmamak değil, yorulduğunuz zaman bile durmadan yürümek, yorulduğunuz dakikada da dinlenmeden beni takip etmektir. Yorgunluk her insan, her yaratılmış için doğal bir durumdur. Fakat insanda yorgunluğu yenebilecek manevî bir kuvvet vardır ki, işte bu kuvvet yorulanları dinlendirmeden yürütür."


Peki ben bu sözü nasıl yanlış anladım?


2015'in Eylül ayında öğretmen olarak atandım. Bir öğretmen için en kolay şey, müfredatta yazılan şeyleri sınıfta anlatmaktır. E ben de Beden Eğitimi öğretmeniydim. Okul idaresine onbinlerce liralık malzemeler yazdırıp, onlar almayınca "İdare beni desteklemiyor ben de top verip oynatacağım ders işlemeyeceğim." demedim.


DURUN LİNÇ ETMEYİN!


Benim okul idarem oninlerce lira da olsa o malzemeleri alırdı. Çoğu Beden Eğitimi öğretmeni idaresinin 50 TL bile destek olmadığını söyler. Haklılar. Ama bizim dersimizin tek çözümü top değil arkadaşlarım, öğretmenlerim. Bir iple bile bütün bir yıl verimli ders geçebilir. İğneyi sisteme, çuvaldızı kendimize...


Devam edelim...


Bir çocuğa herhangi bir şey öğretmek yerine iyi örnek olmanın öneminin farkındaydım. Çünkü böyle öğretmenler beni yetiştirmişti. Bu nedenle ben de sürekli bir proje üretip, bu projelerde öğrencileri aktif olarak görevlendirerek onlara olumlu tecrübeler katmak istiyordum. Ama önce ben örnek olmalıydım ve tüm projelerin ya da fikirlerin başını çekmeliydim...


Sürekli bir çalışma içindeydim. Gece 2'de uyuyordum sabah 5'te kalkıyordum. Sürekli bir şeyler yapmak zorunda hissediyordum kendimi. Ne yaptığımın çok da önemi yoktu. En az 15-20 maddelik yapılacaklar listesi hazırlıyordum, bunları tamamlamadan uyumuyordum.


Bunun iki nedeni vardı:


1.Neden: Eğitim sisteminin içinde çocuklar hiçbir şey kazanmıyordu. Saçma sapan bir sınav yarışı içinde aralarından bilişsel zekası diğerlerine göre biraz daha yüksek olduğu için daha iyi ezber yapan ve soruları anlayabilen çocukların Fen Lisesi, Sosyal Bilimleri lisesi kazandığı bir sistemdi. Hala da öyle. Ben de kendimce Donkişotluk yapmaya ve çocukların çağımızı anlayarak daha üretken olup, ülkemizi daha iyi noktalara taşımalarına destek olacak fikirleri onlara anlatıyordum.


2.Neden: Dinlenmek demek tembellik yapmak demekti. Tembellik yapmak iste zamanı boşa harcamaktı. Zaman en önemli şeydi. Hayatın kendisiydi falan filan...


Böylece hiç durmadan 2 sene çalıştım da durdum.


Ha harika şeyler oldu mu? Alası oldu! Ama ben de bittim! BİTMİŞTİM! Yorulmuş, uykusuz kalmış ve binlerce "Yetersizlik" kodlarını bilinçaltı algoritmalarıyla birbirine bağlamıştım.


Bir 10 Kasım günü gelen farkındalık...


2018'in 10 Kasım'ında, Atatürk'ün bu sözünü araştırmaya başladım ve sizinle yukarıda paylaştığım konuşmaya rastladım.Atatürk'ün çok çalıştığını biliyordum. Bunu yakınındaki kişiler hatıralarında yazmıştı. 1937 yılında, ölümünden 1 yıl önce "... Yorulmamak olur mu? Yorulacaksınız. Ama asla durmayacaksınız." sözlerini söylemişti. Fakat onun sağlık problemlerinin en yoğun olduğu zamanlar bu zamanlardı.


Memleket için dinlenmeyi asla bir seçenek olarak görmedi büyük lider. En sonunda da hastalığına yenik düşmüştü. Fakat Atatürk, İstanbul'da kendine ufak tatiller de veriyordu. Bunun en bilinen örneği Florya Köşkü'nde geçirdiği zamandır.


Atatürk, Florya Köşkü'nün plajında kumda keyif yapıyor.

Atatürk, dinlenmenin ne olduğunu kendince çözerek yoluna devam etmiş. Bursalı gençlere yaptığı konuşma şöyle devam ediyor:


"Sizler, yani yeni Türkiye’nin genç evlâtları, yorulsanız bile beni takip edeceksiniz. Ben bu akşam buraya yalnız bunu size anlatmak için gelmiş bulunuyorum. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk gençliği amaca, bizim yüksek idealimize, durmadan yorulmadan yürüyecektir. Biz de bunu görmekle mutlu olacağız. Şimdi çocuklar eğleniniz."


Bu konuşmada eğlence kelimesi de var dinlenme kelimesi de ve bir o kadar da yorulsan bile devam etmek yani yılmamak var. İşte bütün sır burada!


Yılmamak!


Yılmadan yürümek için bir hedef gerekir. Boşuna çalışmak ve yorulmanın hiçbir anlamı yok. Hedefi doğrultusunda yorulsan bile, toparlanıp, düştüğünde ayağa kalkıp tekrar yola koyulmak gerekir.


İşte benim düştüğüm yanılgı buydu. Sadece çalışmayı düşünüyordum. Fakat hedefe doğru gidilen özel bir çaba neredeyse yoktu. İşte bunu anladığımda, hedeflerimi daha net hale getirdim ve odağımı hayallerime doğru kilitledim.


Şimdi bu yazıyı Atatürk'ün çalışmak ile ilgili sözüyle tamamlıyorum ki amacıma ulaşayım:


"Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre ilim ve fenden ve her türlü medenî icatlardan en yüksek derecede yararlanmak mecburidir."

 

Comments


Son Yazılarım

bottom of page